11 Aralık 2010 Cumartesi

ilk kar

Bugün şiir gibiydi Ankara. Beytepe'deydim öğleden itibaren. 7'yi geçiyordu bölümden çıktığımda.

Her yer kardı kampüste. Az insan vardı. Ağaçların üstü kardı. Öğleyin kampüse vardığımda ayrı güzeldi akşam çıkarken sokak lambalarının ışığı altında ayrı güzel.

Bu manzaralarda alışık olduğum aklıma senin düşmendir. Hüzünle. Öyle olmadı bu sefer. Çünkü bu sefer dönüp dolaşıp geleceğin yer benim yanım. Özlemekten yorulmayı yaşamayacağım artık en azından bir altı ay öyle olacak diye umuyoruz. Sonrasında ise buna alışıp ayrılamayacağız. Bence..

Neyse bugüne dönelim. bugün Fransa'da da benzerlerini yaşadığım ya da Ankara'da yaşarken kendimi bir filmin içinde sandığım günlerdendi.
Önümde yazı çizi işleri. En gıcık tarafı bile olsa sonuçta sinemayla ilgili işler. Dışarda kar. Sessiz bomboş bir okul. Kulağıma ne güzel şarkılar çalındı. Dışarda kar altında o loş ışıklarla yürümek aşık olmak kadar güzeldi. Hayata aşık olunan anlardandı.

Gel. Sen geldiğinde Tunalı D&R'ın tepesinden bu karlı şehre bakalım, Tüm ışık oyunlarını görelim. İçimiz güzelliklerle dolsun. Önümüzde sinopsisler, tretmanlar, düşünceler, hayaller kağıtlara, bilgisayara aksın.

Büyü de gel. Zorluklara karşı derini kalınlaştır da gel.

sonrası bence çok güzel..

Evinde ocakta sıcak şarap, eve yayılmıi tarçın ve karanfil kokusu, kağıtlar, kalemler, tuş sesleri, sayfa hışırtıları, "yok olmaz"lar, "evet evet bu harika"lar, "acaba?"lar..

Bunlar tesadüf değil. Senin gelmen benim şu anda film çekmem.

Özellikle bir araya geldi her şey.

1 yorum:

GÜZİN dedi ki...

merhaba blogunun headerı dikkatimi çekti veni vidi vici neden acaba? ben zileli olduğumdan ve zilede söylenen bir söz olduğundan seninde orayla bir bağlantın varmı?