8 Nisan 2008 Salı

bruksel






kizlar genclik degisiminden donduklerinde "bruksel'e gidiyoruz cuma gunune izin alabilir misin, hafta sonuyla birlestiririz" dediklerinde amsterdam-bruksel-brugge-antwerp-gent gibi bir plani yalniz basima gerceklestirme fikrim oldugundan ve izin almam sevgili sefim sayesinde imkansiz oldugundan pek atlamadim. sonra benim bos oldugunu dusunup bir onceki ve sonraki haftasonlariyla birlestirmek suretiyle 9 gunlugune cikacagim tatil o hafta iki okul grubunun gelecegi mujdesiyle yikildi, paramparca oldu. ya hep ya hicci ben bir gunden bir sey anlamam ki diye mizildaniyordum. sonra bir gun bruksel bir gun de brugge gayet guzel bir haftasonu olur diyerek aydim. memnuniyetle tum arastirma ve planlamayi vazife edindim. couchsurfer'dan dunyanin en uyumlu gonullu rehberini buldugumdan bihaber bir cok kisiyle yazistim. 2'de yatarak-ertesi gun 7'de kalkma zorunluluguna ragmen- her gezi oncesi metabolizmami ne kadar zorlarim gelenegime halel getirmedim.

chris'in bir minibus dolusu kizin kaprisine, gurultusune daha fazla dayanmamak adina 2.5 saatte bizi bruksel'e ulastirmasindan sonra fanni ve chris'in, ismi belcika'ya hosgeldiniz diyen hostelleri jacques brell'i aradik. chinatown misali bir turk mahallesinden gectik ki bir ara "çankaya pastanesi" tabelasini gordum. çankaya patisserie degil! çankaya pastanesi!

sonrasi hostelde sefer tasi hareketi.

grand place.. manneken pis'te tom'la bulusma.. waffle yemeden bir adim dahi atmayi reddeden tayfanin mutlu edilmesi akabinde bruksel'i kesfetmeye basladik.

belcikali rehberimizin tarih okumus olmasi, benim onceden azicik arastirmam, bizimkilerin neden hoslanip hoslanmayacagini az cok bilmemle cizdigimiz programla bir gun icin maksimum verim alindi bruksel'den. ama 7 kisi gezmek hic kolay degil(mis). sonra biz kendi 5 kisilik cekirdek grubumuzla asil eglenceyi yasadik..

bu arada kaldigim yerin schuman metro duraginda, avrupa kurumlarinin dibinde bulunmasi ironikti. haftasonu da is gibi ya da nereye gidersen git big brother watches you:)

belli basli tum binalari gorduk ama gelirken cok acik ve net fanni'yle "midye midye!" diye geldik (henuz cinko zehirlenmesi gecirmemem mucize biliyorum!). manneken isimli tarihi 1947'e dayanan restoran benim icin bundan sonra basli basina bruksel'e gitme nedeni! oyle yavrum, kucuk bir vedat milor'um ben damak tadi icin geziyorum ya.. fanni tereyagi ve maydanozla, ben de beyaz sarap ve krema ile pisirilmis iki koca tencere midyeyi paylastik. digerleri de yemeklerinden cok memnundu. tesekkur ede ede ciktik.. ertesi gun hala yemegi konusuyorduk. bazi sehirlerden bazi anlar kalir ya bu sehirden bu aksam hic silinmeyecek benden. *bak bu da yaslilik alameti bence karni icin gezmek gibi (sanki)! yok ama degil ben biliyorum:)

mustakbel ev arkadasimiz bruel'in delirium'da calistigini ogrenmemizle yemekten sonra oraya gectik. yer yoktu. karsisindaki floris bar'da da yer yoktu. kardes barlar:) bruel'e ragmen yer bulamamamizi, 2000 kusur birasiyla belcika'nin en populer barina cumartesi gecesi en civcivli saatte gitmemiz ve bekleyecek sabri gostermemizle aciklamak mumkun. oturmak degil dans etmek istedigini soyleyenleri yemek sonrasi rehaveti nedeniyle savma mucadelemizin ise yaramamasiyla baska bir yere gecildi. delirium'dan soz etmisken manneken pis karsisinda politik dogruculuk adina yapildigi one surulen disisi jeanneken pis isimli iseyen kiz cocugu heykeli barin caprazinda konuslanmis durumda. nedendir bilmiyorum demir parmakliklar arkasinda.

ertesi gun brugge.. merak merak..

Hiç yorum yok: